
Umurcan Gago ile Yatırım Kazançlarında Vergileme
Yatırımlarını finansal varlıklarda değerlendiren dinleyicilerimiz için hazırladığımız bu podcast serimizde Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin finansal yatırım araçlarından elde ettikleri gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alıyoruz.
Umurcan Gago ile Yatırım Kazançlarında Vergileme
2024 - 7: Yatırım Ortaklıklarından Gelir ve Kazançların Vergilendirilmesi ve Bakire Kraliçe 1. Elizabeth
Türkiye’de kurulu yatırım ortaklıklarından elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesi nasıl oluyor?
“Umurcan Gago ile yatırım kazançlarında vergileme-2024”
Türkiye’de kurulu yatırım ortaklıklarından elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesi nasıl oluyor?
EPISODE 7 - Yatırım ortaklıklarından elde edilen kazançların vergilendirilmesi ve Kraliçe 1. Elizabeth
2024 Şubat ayında yapılan bu kayıtta, genel bilgi vermek amacıyla ve kayıt tarihi itibariyle yürürlükte olan kural, oran ve tutarları dikkate alıyoruz. Bu podcasti dinlediğiniz tarihe dek mevzuatta veya mevzuatın yorumunda değişiklikler olmuş olabilir. Vergisel pozisyonunuzu salt bu podcaste dayanarak değil vergi danışmanınıza başvurarak belirlemenizi önemle tavsiye ederiz. Bu podcast’e dayanılarak tesis edilen işlemlere ilişkin olarak PwC, ortakları veya çalışanlarına herhangi bir sorumluluk atfedilemez.
Merhabalar,
Ben PwC Türkiye ortaklarından Umurcan Gago.
Yatırımlarını finansal varlıklarda değerlendiren ve herhangi bir nedenle uykusuzluk sorunu çeken dinleyicilerimiz için hazırladığımız bu podcast serimizde Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin finansal yatırım araçlarından elde ettikleri gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alıyoruz.
Efendim dinleyeniniz varsa hatırlayacaktır, serimizin bir önceki bölümünde İspanya kralı Şarlken’in İspanya’nın üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak altın çağını yaşadığı dönemde, son Tudor kraliçesi ve İngiltere’nin en sevilen GOAT kraliçesi 1. Elizabeth’e sürpriz bir şekilde yenilip, yenilmez armadasının üçte birini kaybederek çöküşe geçtiğini, böylece İspanya’nın altın çağının sonuna geldiğini, İngiltere’nin altın çağının başladığını söylemiş, ama İspanyol imparatorluğunun geriye gidişinin asıl sebebinin vergi sisteminden kaynaklandığını açıklamıştım. Bu bölümde hikayeye buradan devam edelim.
1. Elizabeth’i İngilizlerin gönüllerindeki kraliçe yapıp, hikayesinin Helen Mirren’dan, Cate Blanchett’a pek çok ünlü oyuncunun başrolünü oynayacağı şahane TV dizilerine konu olmasının sebebi yüzünü beyaza boyaması, Shakespeare gibi bir sanatçının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan tiyatro ve sanatı destek programları, 2. bakire Meryem lakabını alacak şekilde evlilikten kaçınması, gösterişli kıyafetleri gibi magazinel sebeplerden ziyade, sıkı bir mali disiplin ile kamu harcamalarını kısıtlı tutması, hukukun üstünlüğünü savunması, ülkesini savaşlara sokmamak için gösterdiği gayret, danışmanı Sir Thomas Gresham’ın sonradan Gresham Kanunu olarak anılacak “Kötü para iyi parayı kovar” sözünü ciddiye alarak poundun babasının zamanında Şilinler tağşiş edilerek düşürülen değerini yükseltmesi gibi şeylerin yanında, izlediği mükellef dostu vergi politikası olmuş. Tamam arada Şarlken’in Hollanda’ya yolladığı gümüşlerle dolu geminin üzerine çökmesi gibi Şarlken’i delirten işleri de olmuş ama vergi politikası olarak İspanya’nın tam tersine, yeni vergiler getirmek veya mevcut vergileri arttırmak gibi yollara hiç tenezzül etmemiş. Halkın sevgisini kazanmayı seçmiş. Ki halkın kendisine sevgisi de beyaz sureti, tiyatroya desteği veya bakirelik hikayelerinden ziyade çok muhtemelen bu ılımlı vergi politikalarından sebeptir diye düşünüyorum. Halk önce cebine bakar. Sonuçta “Paraların hazinemde durmasındansa tebaamın cebinde durmasını yeğlerim” demiş çok istisnai bir hükümdardan bahsediyoruz. Kim sevmez böyle tatlı kraliçeyi. Ki aynı dönemde Fransa’da baskın olan vergi siyaseti anlayışı ise “Fakirliğin en iyi ilacı yüksek vergilerdir. Tebaa dediğin dört mevsimlik Uganda çimi gibidir. Sıklıkla biçtikçe hayatta kalmak için daha da gürleşir” imiş. İşte Kraliçe Şarlken’in gümüş dolu gemisine çökünce, Şarlken Armadasını İngiltere’ye yolluyor. Bahislerde İngiliz donanmasını ezip geçeceklerine oynuyor herkes. Elizabeth’e donanmayı desteklemek için para, yani vergi lazım. Parlamento’ya başvuruyor umutsuzca. Ama Parlamento beklenilenin çok üzerinde bir vergiyi en kalbi ve samimi duygularla hemencecik kabul ediyor. Normalde iki sene içinde ancak tahsil edilecek vergi, mükelleflerin sevgili Kraliçelerine minnet duyguları ile 2 ay gibi kısa bir süre içinde toplanıyor. Sonuç? Bahsettiğim dizileri henüz izlememiş olanlarınıza spoiler vereceğim mecburen burada, baştan uyarım, İngiltere bahislerde kendisine şans vermeyenleri mahcup ediyor ve yenilmez Armada fena yeniliyor. Ta taaaannnn. Mutlu Son. The End….Kıssadan hisse: Tekrar dünyaya geldiğinizde bir hükümran olacaksanız ve bir hükümran olarak İngiliz Kraliçesi 1. Elizabeth, Kiev Prensesi Olga gibi sevilmek istiyorsanız, paraların hazinenizde durmasındansa halkınızın cebinde olmasını yeğleyin. Hükümran olamıyorsanız, öyle bir hükümdarın döneminde hayata gözlerinizi yeniden açabilmek için dua edin.
Artık gelelim fani dünyamızın bu bölümdeki konumuza. Bu bölümde Türkiye’de kurulu yatırım ortaklıklarından elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alıyoruz.
Yatırım ortaklıklarıyla neyi kast ediyoruz? - Aslında yatırım ortaklıkları da yatırım fonları gibi bir portföyü işletmek için oluşturulmuş kolektif yatırım araçları. İşlettikleri portföyler, yine fonlarda olduğu gibi, sermaye piyasası araçlarından, gayrimenkullerden, girişim sermayesi yatırımlarından oluşuyor. Ama fonlardan farklı olarak anonim şirket şeklinde kuruluyorlar ve kendi kendilerini yönetiyorlar.
Hangi yatırım ortaklıklarından bahsediyoruz? - Uygulamada portföylerini yatırdıkları yatırım aracı sınıfına bağlı olarak 3 çeşit yatırım ortaklığı bulunuyor. Menkul kıymet yatırım ortaklıkları, gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları.
Bunların vergisel olarak en temel ortak özelliği hepsinin anonim şirket olması. Dolayısıyla yatırımcıların bu ortaklıklardaki ortaklık hakları da hisse senetleri ile oluyor. Hal böyle olunca da yatırımcıların yatırım ortaklıklarından elde ettikleri gelir ve kazançlar, kural olarak, diğer şirketlerin hisse senetlerinden elde ettikleri gelir ve kazançlardaki gibi oluyor diyebiliriz. Bazı ufak tefek farklarla.
Nasıl yani? - Önceki bölümleri dinlemiş olanlar artık ezberlemişlerdir diye tahmin ediyorum. Hisse senetlerinden kar payı elde edersek vergi dilinde bu Menkul Sermaye İradı oluyor. Hisse senetlerini elden çıkartarak, bir kazanç elde edersek bu kazanç Diğer Kazanç ve İrat oluyor. Bu kategorizasyon önemli, çünkü her kategorinin vergileme kuralları birbirinden ayrı.
Önce kar paylarının vergilenmesine bakalım:
Size kar dağıtan yatırım ortaklığı kar payı üzerinden %0 oranında bir kesinti yani stopaj yapıyor. Sonra, brüt yani stopaj öncesi kar payı gelirinizin yarısını alıyorsunuz (diğer yarısı istisna çünkü), ve eğer varsa yıl içinde elde ettiğiniz yine stopaj ile vergilendirilmiş diğer menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarınız ile – topluyorsunuz. Eğer bu toplama sonucunda bulduğunuz tutar 2024 yılı için 230,000 liranın altında ise başkaca yapmanız gereken bir şey yok demektir. Ama bu 230,000 liralık eşiği aşıyorsanız yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeniz lazım.
Ama bu her zaman korkulacak bir şey de olmayabilir, çünkü beyanname vermek demek ayrıca beyanname üzerinde çeşitli indirimlerden de yararlanma anlamına geliyor. Mesela sigorta primleri, eğitim ve sağlık harcamaları gibi kalemleri beyanname üzerinden düşebiliyorsunuz.
Basit bir örnek yapalım. Mesela, Türkiye’de iki yatırım ortaklığında yatırımım var ve her birinden bana net 200’er bin lira temettü gelmiş olsun. Yani toplamda net 400 bin lira. Beyanname vermem gerekir mi gerekmez mi?
Nasıl yapıyorum hesabımı…. Önce 400 bin lira elime geçen yani net tutar olduğuna göre, bunun brütü neymiş onu bulmam lazım. İyi ama stopaj oranı zaten %0 idi. O halde bunun brütü de aynı tutar. Yani yine 400 bin lira. Ama işte bunu hemen gidip beyan etmiyorum. Yarısını alıyorum. Neden, çünkü yarısı istisna. Çarpalım efendim %50 ile. Ne buluyoruz 200 bin lira. Yani 230,000 liranın altında. Yani bunları beyan etmenize gerek yok.
Şimdi gelin örneğimizi biraz zenginleştirelim. Diyelim ki, bir de yatırım ortaklığı olmayan bir şirkette de ortaklığınız var ve bu şirketten de net 81 bin lira temettü elde etmiştiniz. Yani şirket sizden bir %10 kesinti yaparak ödemişti bu 81 bin lirayı. Ne yapacaksınız? - Önce 81 bin lira netin brütünü bulalım. Nasıl hesaplıyorum. Ortaokul -lise yıllarındaki matematik ile. Stopaj sonrasında %90’ı 81,000 lira ediyorsa stopaj öncesi 100%’ü ne eder. Buradan yuvarlak olarak 90,000 lira buluyorum. Ama bunu hemen gidip beyan etmiyorum. Yarısını alıyorum. Bölelim efendim ikiye. Ne etti? 45,000. Şimdi bunu yatırım ortaklığı yatırımlarınızdan elde ettiğiniz gelirlerin yarısı ile, yani 200,000 lira ile toplayın. Şimdi ne etti? 245,000 lira. Eeeeee bu rakam 230,000 liranın üzerinde çıktı. O zaman beyanname vereceğim ve bu rakamı beyan edeceğim.
Peki, ayrıca aynı türden veya başkaca bir yatırım ortaklığındaki hisse senetlerimi elden çıkartıp zarar ettiysem, bu zararı düşme şansım var mı? – Hayır maalesef yok. Çünkü kar payları Menkul Sermaye İradı dediğimiz kategorideki gelirler anlamına geliyor. Oysa alım-satımdan elden edilen kazanç veya zararlar, az önce de söylediğim gibi, Diğer Kazanç ve İratlar kategorisinde, yani ayrı bir kategoride yer alıyor.
Peki, söz konusu yatırım ortaklığı yurtdışında kurulu bir yatırım ortaklığı ise, yine aynı kurallar mı geçerli? – Hayır. Bu durumda bazı farklar olacak. Mesela, kural olarak brüt kazancınızın yarısı istisna olmayacak. Gerçi bazı çok istisnai hallerde belli şartlarla tamamı bile istisna olabilir. Ayrıca şirketin bulunduğu ülkede vergi kesintisi yani stopaj oranları da farklı olabilir. Dolayısıyla, bu sorunun cevabı ülkeden ülkeye değişir. Ayrıca yıllık belirli bir tutarın altında ise, mesela 2024 için bu tutar 13,000 lira, zaten beyan vermenize de gerek olmayacak. Velhasıl keyfinizi ve uykunuzu bununla daha fazla kaçırmayayım. Böyle bir yatırımınız varsa vergi danışmanınıza bu durumu hassaten danışınız.
Beyanname vermem gerekiyorsa ne zaman vermem lazım ve ne zaman vergi ödeyeceğim? –Beyan edilmesi gereken gelirlerin, takip eden yılın (yani mesela 2024 için 2025 yılının) Mart ayının sonuna dek yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi lazım. Üzerinde gösterilen verginin de, ilkinin Mart, ikincisinin de Temmuz ayı sonuna kadar olmak üzere, iki eşit taksitle ödenmesi gerekiyor.
Kay payı vergilemesi işte böyle.
Şimdi bir de yatırım ortaklığındaki paylarınızı elden çıkartıp kazanç elde ettiyseniz, bunun vergilemesi nasıl oluyor ona bakalım.
Stopaj suretiyle oluyor. Borsa İstanbul'da işlem görenler için stopaj oranı, gayrimenkul yatırım ortaklığı ve girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisselerinin satışında %0. Ama Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı hisselerinin satışında ise %10. Menkul kıymet yatırım ortaklığı hisse senetlerinin 1 yıldan fazla süre ile elde tutulması halinde stopaj oranı %0'a düşüyor. Aynı hisse senedinden birden fazla alış yapılmış olması durumunda, stopaj yapılacak kazancın İlk Giren İlk Çıkar yöntemi ile belirlenmesi gerekiyor ama aynı gün içerisinde yapılan satışlarda ortalama maliyet yöntemi de kullanılabiliyor. Oranı ne olursa olsun stopaj nihai vergi. Yani bu kazançlarınız için beyanname vermiyorsunuz. Bunlarda hayat çok kolay yani.
Borsa İstanbul'da işlem görmeyen yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen alım-satım kazançları için ise beyanname verilmesi gerekiyor. Ancak 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan yatırım ortaklığı hisse senetlerinden elde edilen kazançlar gelir vergisinden istisna, dolayısıyla beyanname verilmesine de gerek bulunmuyor.
Peki bir de ayrıca aynı türden veya başkaca bir yatırım ortaklığındaki hisse senetlerimi elden çıkartıp zarar ettiysem, bu zararı düşme şansım var mı? – Evet var. Yani alım-satımın birinden doğan zarar, diğerinin kazancından mahsup edilebilir.
Söz konusu yatırım ortaklığı yurtdışında kurulu ise yine aynı kurallar mı geçerli? – Hayır. TL cinsinden elde edeceğiniz kazancınızı beyan etmeniz gerek.
Peki, vergileme açısından yatırım yaptığım yatırım ortaklığının bir GSYO, GYO veya MKYO olması arasında hiç mi fark yok? Bunların birbirlerine kıyasen bir vergisel avantajı filan yok mu? - Vallahi pek yok açıkçası. Bir tek bazı durumlarda GSYO yatırımları biraz daha avantajlı. Eğer, birinci sınıf bir tüccar veya bilanço esasına göre defter tutan bir çiftçi gibi kişisel gelirleriniz sebebiyle yıllık beyanname veren ve bilanço esasına göre defter tutan bir gelir vergisi mükellefiyseniz, diğer yatırım ortaklıklarında olmayan şöyle bir imkanınız var: girişim sermayesi yatırım ortaklığına yapmış olduğunuz yatırımı, ilgili dönemde beyan etmiş olduğunuz beyana tabi gelirinizden düşebiliyorsunuz. Kuşkusuz belli bir sınırla. O sınır nedir? – Beyan ettiğiniz gelirin %10’u ve öz sermayenizin %20’si. Yatırımınızı koruduğunuz sürece bu ekstra vergi ertelemesi imkanından faydalanabiliyorsunuz.
Peki bu ek avantaj pratik olarak ne anlama geliyor? – Devlet size diyor ki, sen yeterki girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına yatırım yap, ne yatırım yapıyorsan onun gelir vergisi oranı kadar ben de para koyuyorum. Aslında vergi politikası olarak çok güzel ve yerinde bir ek teşvik. Ama sadece bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri için geçerli olduğundan uygulama alanı biraz dar. İnşallah ileride kapsamı biraz daha genişletilir diyorum.
Böylece bu podcast serimizin yedinci bölümünün sonuna gelmiş bulunuyoruz. Uykuya dalmadan buraya kadar gelmiş olduğunuz için özür diliyorum. Bir sonraki bölümde buluşuncaya kadar keyifli, sağlıklı, bol kazanç ve az vergili günler diliyorum.