
Umurcan Gago ile Yatırım Kazançlarında Vergileme
Yatırımlarını finansal varlıklarda değerlendiren dinleyicilerimiz için hazırladığımız bu podcast serimizde Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin finansal yatırım araçlarından elde ettikleri gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alıyoruz.
Umurcan Gago ile Yatırım Kazançlarında Vergileme
2024 - 5:Yurtdışında Satılan Borçlanma Aracı Gelir ve Kazançlarının Vergilendirilmesi ve Magna Carta
Eurobondlardan elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesi nasıl olur?
“Umurcan Gago ile yatırım kazançlarında vergileme-2024”
Eurobondlardan elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesi nasıl olur?
EPISODE 5 – Yurtdışında satılan borçlanma aracı gelir ve kazançlarının vergilendirilmesi ve Magna Carta
2024 Şubat ayında yapılan bu kayıtta, genel bilgi vermek amacıyla ve kayıt tarihi itibariyle yürürlükte olan kural, oran ve tutarları dikkate alıyoruz. Bu podcasti dinlediğiniz tarihe dek mevzuatta veya mevzuatın yorumunda değişiklikler olmuş olabilir. Vergisel pozisyonunuzu salt bu podcaste dayanarak değil vergi danışmanınıza başvurarak belirlemenizi önemle tavsiye ederiz. Bu podcast’e dayanılarak tesis edilen işlemlere ilişkin olarak PwC, ortakları veya çalışanlarına herhangi bir sorumluluk atfedilemez.
Merhabalar,
Ben PwC Türkiye ortaklarından Umurcan Gago.
Yatırımlarını finansal varlıklarda değerlendiren ve herhangi bir nedenle uykusuzluk sorunu çeken dinleyicilerimiz için hazırladığımız bu podcast serimizde Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin finansal yatırım araçlarından elde ettikleri gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alıyoruz.
Bir önceki 4. bölümde 2024 yılında yurt içinde satılan borçlanma araçlarından elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele almış, yurtdışında satılanları bu bölüme bırakmıştık. Borçlanma araçları ile kastımız kamu veya özel sektör tarafından ihraç edilmiş olan tahvil ve bonolar. Ama önce, her zaman olduğu gibi, güzel bir vergi hikayesi ile başlayalım istiyorum.
Sadece yep yeni, daha önce hiç duyulmamış vergilerin getirilmesi değil, mevcut vergilerin oranlarının artırılması yetkisinin egemenin keyfiliğine değil, halkın onayına tabi kılınması esası, bugün pek çok demokratik ülkenin Anayasal koruma altına aldığı “verginin kanuniliği” ilkesini ifade ediyor. Yani bu ilke, bir anlamda vergiyi ödeyen halkın, ödeyeceği vergiye kendisinin karar vermesi demek. Neden, çünkü vergi mülkiyet hakkına bir müdahale. Amaç ne? Kamu harcaması yapma yetkisini elinde tutanın aynı zamanda hazineye gelir yaratma yetkisine de sahip olmasını engellemek. Genelde halk adına vergi koyma yetkisini Parlamento kullanıyor. Ama nadir de olsa İsviçre örneğinde olduğu gibi doğrudan halk oylamasına giden örnekler de var. Amerikan bağımsızlık savaşında “temsilsiz vergi olmaz” sloganıyla da ifade edilen bu ilke, yazılı bir hukuki metin olarak ilk kez 1215 tarihli Magna Carta’da ortaya çıkıyor. Bu belge hem tarihsel ve hukuksal niteliği hem de hukuk devletine giden yolda önemli bir adım kabul edilmesi dolayısıyla, pek insan hakları beyanname ve belgesine de ilham vermiş. Peki hikayesi ne? Haçlı seferlerinde önemli başarılar kazanmış olan Arslan yürekli I. Richard’dan sonra tahta geçen kardeşi John (ki sonradan Yurtsuz John diye de anılacak) Fransa’ya karşı savaş kaybediyor. Artan askeri giderleri karşılamak için kimselere danışmadan vergileri arttırıyor. Halbuki gelenek gereği önce danışması lazım. Feodal beyler, yani Baronlar sinirleniyorlar. John’un Papalık ile de arası iyi değil zaten. Bu duruma isyan eden feodal beyler ile kral, Windsor kalesi taraflarında toplanıyorlar. Uzun müzakereler sonunda Magna Carta imzalanıyor. Kralın vergi salabilme yetkisi Kilise ileri gelenlerine, kontlara, büyük baronlara danışması koşuluna bağlanıyor. Bu anlamda bizdeki Padişah II. Mahmut ve askeri/sivil bürokratları ile Ayanlar arasında 1808 tarihinde hazırlanan Sened-i İttifak’a benzetebiliriz. İşte size verginin kanuniliği ilkesinin kısa hikayesi.
İlk bölümü dinleyenler hatırlayacaklardır. Vergileme açısından hangi tür gelir veya kazançtan bahsettiğimiz önemli. Vergi mevzuatımıza göre, tahvil ve bonolardan da iki ayrı türde getiri elde edebiliyoruz. Bir tanesi, yatırım yapmış olduğumuz tahvil ve bonolarını 3. kişilere satarak elde edebileceğimiz “kazançlar”, ki bu tip bir getiriye ‘Diğer Kazanç ve İrat’ diyoruz. Diğeri de, vadeye kadar bekler vadede bir faiz elde edersek veya kupon ödemesi alırsak, elde edebileceğimiz ‘Menkul Sermaye İradı’.
Fakat gelir vergilemesi açısından tek ayırım getirinin 2 ayrı kategoride olması değil. Kağıdın türü örneğin finansman bonosu olup olmadığı, ne zaman ihraç edildiği, kim tarafından (örneğin, kamu veya özel kurumlar) ihraç edildiği, nerede satıldığı (yurt içinde mi yurtdışında mı), neye dayandığı (örneğin, TL, döviz, altın gibi), vadesinin ne olduğu ve benzeri pek çok özelliğe göre vergileme rejimimiz değişiyor. Dolayısıyla bu kadar kısa süre içinde anlatılması fevkalade güç bir matriks çıkıyor karşımıza.
Bu nedenle burada tüm olasılıklara girmeyeceğiz. Yurt içinde satılan borçlanma araçlarını zaten daha önce 4. Bölümümüzde ele almıştık. Biz şimdi yurtdışında satılan borçlanma araçlarından elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alalım.
Hazine tarafından ihraç edilip yurt dışında satılan döviz cinsinden borçlanma araçlarına kısaca Eurobond deniliyor biliyorsunuz. Biz de bu terimi kullanalım.
Eurobondumuz var ve faiz geliri elde ettik. Eurobond faiz gelirlerinde kaynakta kesinti, yani stopaj oranı %0. Ana paramızdan doğan kur farkı faiz geliri olmuyor tabiatıyla. Ama elde ettiğimiz faiz geliri, eğer stopaja tabi tutulmuş diğer menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile birlikte belli bir beyan eşiğini -ki 2024 için bu beyan eşiği 230.000 lirayı aşıyorsa gelirin tamamını beyan etmek zorundayız. Yani başka bir deyişle, Eurobond faiz gelirimiz ile yıl içinde elde ettiğimiz ve stopaj suretiyle zaten bir kısım vergilendirilmiş diğer menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarımızı topluyoruz. Eğer bu toplama sonucunda bulduğumuz tutar 230.000 liranın altında ise başkaca yapmamız gereken bir şey yok demektir. Ama bu 230.000 liralık eşiği aşıyorsak yıllık gelir vergisi beyannamesi vermemiz lazım.
Gerçi bu her zaman çok kötü olmayabilir de. Çünkü beyanname vermek demek ayrıca beyanname üzerinde çeşitli indirimlerden de yararlanma anlamına geliyor. Tabii indirebileceğimiz (sigorta primleri, eğitim ve sağlık gibi) harcamalarımız varsa.
Burada neye dikkate edeceğiz? - Birincisi, başkaca stopaj suretiyle vergilendirilmiş menkul sermaye iratlarımızın (örneğin, Türkiye’de ortağı olduğumuz bir şirketten elde ettiğimiz temettüler gibi) veya gayrimenkul sermaye iratlarımızın (örneğin, işyeri/dükkan kira geliri gibi) olup olmadığına dikkat edeceğiz.
İkincisi, toplayacağımız gelirlerin stopaja tabi tutulmuş gelirler olmasına dikkat edeceğiz. Örneğin, mesken olarak elde edilen kira gelirleri bu beyan eşiği açısından dikkate alınmayacak.
Gelin çok basit bir örnek yapalım: Mesela, ortağı olduğum şirketten bana brüt 100,000 lira temettü gelmiş olsun ve aynı yıl içinde bir şirkete kiraladığım bir ofisten 100,000 lira kira gelirim olmuş olsun. Bir de Eurobondlardan 70,000 liralık faiz gelirim olsun. Beyanname vermem gerekir mi gerekmez mi?
Nasıl yapıyorum hesabımı…. İlk bölümü dinleyenler hatırlayacaktır. Brüt temettü gelirimin yarısı istisnaydı zaten. Dolayısıyla, 100,000 liralık brüt temettü gelirimin yarısını yani 50,000 lirası, 100,000 liralık brüt ofis kirası gelirim ve 70,000 liralık Eurobond faiz gelirimle topluyorum. Ne ediyor? 220,000 lira. Yani 230,000 liranın altında. Yani bunların hiçbirini beyan etmenize gerek yok.
Peki diyelim ki toplama sonucum 230,000 lirayı aştı. Dolayısıyla da beyanname verme gerekiyor. Bu noktada enflasyon indirimi gibi bir imkanım var mı? – Hayır, maalesef yok. Zaten endeksleme sadece alım satım dolayısıyla elde edilebilecek değer artış kazançları üzerinde uygulanabiliyor.
Ne zaman beyanname vermem lazım ve ne zaman vergi ödeyeceğim? –Beyan edilmesi gereken gelirlerin, takip eden yılın (yani mesela 2024 için 2025 yılının) Mart ayının sonuna dek yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi lazım. Üzerinde gösterilen verginin de, ilkinin Mart, ikincisinin de Temmuz ayı sonuna kadar olmak üzere, iki eşit taksitle ödenmesi gerekiyor.
Peki Eurobondumuzu vadeden önce elden çıkarttık, mesela sattık. Ve bundan bir kazanç elde ettik. Kazancımız nasıl vergilenecek? Bir kere bu kazanç stopaja tabi olmayacak. Neden? Çünkü Menkul Sermaye İradı kategorisine girmiyor, gelir vergilemesi dilinde ‘Diğer Kazanç ve İrat’ kategorisine giriyor. Kural olarak, TL cinsinden satış bedeli ile TL cinsinden iktisap yani alış bedelimiz arasındaki fark vergiye tabi kazancımız olacak. Yani kur farkından bir kazancımız varsa, vergiye tabi olacak. Üstelik bir beyan eşiği filan da yok. Eurobondları ne kadar süre ile elimizde tuttuğumuzun da önemi yok. Yani mutlaka beyanname vermemiz lazım.
Ama şöyle imkanlarımız var:
Birincisi: Herhangi bir başka Eurobondumuzu zararına sattıysak bu zararı mahsup edebiliriz. Bu zarar Eurobond dışında yabancı menkul kıymetlerden veya yurtdışında satılan borçlanma araçlarından yani ‘sattığımızda kazanç elde edecek olsaydık sırf stopaj ile kurtaramayacağımız, kural olarak beyanname vermek zorunda kalacağımız türden menkul kıymetlerden’ de doğabilir bu arada.
İkincisi: Eğer, elden çıkardığımız ay hariç olmak üzere, söz konusu Eurobondu iktisap ettiğimiz yani aldığımız tarihten itibaren ÜFE artış oranı %10 veya üzerinde olduysa, alış bedelimizi, yani söz konusu Eurobondu alırken ödediğimiz tutarı, ÜFE artış oranı ile endeksliyor, vergiye tabi kazancımızı bu surette hesaplıyoruz.
Biraz daha karmaşık hale gelmeye başladı, öyle değil mi? Haklısınız. Şimdi de Türkiye’de yerleşik özel kişilerce ihraç edilip yurt dışında satılan borçlanma araçlarına geçeceğim. Onlarda da durum biraz karışık gelebilir. İsterseniz devam etmeden önce burada pause’a basıp kendinize bir küçük bir mola alabilirsiniz. Ya da halen uykunuz gelmediyse son bir gayret ve sabırla onu da bitirelim. Çok da işimiz kalmadı, en zorlu kısmı aştık.
Peki, Türkiye’de yerleşik özel kişilerce ihraç edilip yurtdışında satılan borçlanma araçlarına yatırım yaptım. Faiz gelirlerim nasıl vergilendirilecek? Aslında Eurobondlara çok benziyor. Yani yine ana paramızdan doğan kur farkı faiz geliri olmuyor. Enflasyon indirimi uygulayamıyoruz. Ama elde ettiğimiz faiz geliri, eğer stopaja tabi tutulmuş diğer menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile birlikte belli bir beyan eşiğini -ki 2024 için bu beyan eşiğinin 230.000 lira olduğunu bir kez daha hatırlatmış olayım- aşıyorsa gelirin tamamını beyan etmek zorundayız. Yani başka bir deyişle, bu türden faiz gelirimiz ile yıl içinde elde ettiğimiz ve stopaj suretiyle zaten bir kısım vergilendirilmiş diğer menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarımızı topluyoruz. Eğer bu toplama sonucunda bulduğumuz tutar 230,000 liranın altında ise başkaca yapmamız gereken bir şey yok demektir. Ama bu 230,000 liralık eşiği aşıyorsak maalesef yıllık gelir vergisi beyannamesi vermemiz lazım.
O zaman bunların Eurobondlardan farkı nedir?- Fark stopaj oranlarında. Hatırlarsanız Eurobondlarda stopaj oranı %0 idi. Oysa bunlarda, ihraççı kurum tarafından uygulanmak üzere vadeye göre değişen oranlarda bir stopaj uygulaması söz konusu. Şöyle ki, vadesi 1 yıla kadar olanlardan elde edilen faizler %7, vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 3 yıl arası olanlardan elde edilen faizler %3, vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve daha uzun olanlardan elde edilen faizler %0 oranında stopaja tabi.
Peki bu stopaj sonuçta ne oluyor? – Beyanname verdiyseniz, beyanname üzerinden hesapladığınız gelir vergisinden mahsup ediyor, sadece bakiyeyi ödüyorsunuz.
Türkiye’de yerleşik özel kişilerce ihraç edilip yurt dışında satılan borçlanma araçlarına yatırım yaptım. Vadeye dek beklemedim. Elden çıkarttım ve kazanç elde ettim nasıl vergilenecek? - Eurobondlarla hiç farkı yok. Yani, bu kazanç stopaja tabi olmayacak. Kural olarak, TL cinsinden satış bedeli ile TL cinsinden iktisap yani alış bedelimiz arasındaki fark vergiye tabi kazancımız olacak. Yani kur farkından bir kazancımız varsa, vergiye tabi olacak. Bir beyan eşiği filan da yok. Ne kadar süre ile elimizde tuttuğumuzun da önemi yok. Maalesef mutlaka beyanname vermemiz lazım. Ama Eurobondlar için bahsettiğim belli koşullara bağlı bazı imkanlarımız bunlar için de var. Mesela, başkaca Eurobond, Türkiye’de yerleşik özel kişilerce ihraç edilip yurt dışında satılan borçlanma araçları veya yabancı menkul kıymetlerden yani ‘sattığımızda kazanç elde edecek olsaydık sırf stopaj ile kurtaramayacağımız, kural olarak beyanname vermek zorunda kalacağımız türden menkul kıymetlerden’ de zararımız varsa mahsup edebiliriz. Ayrıca, söz konusu borçlanma aracını iktisap ettiğimiz yani aldığımız tarihten itibaren ÜFE artış oranı %10 veya üzerinde olduysa, alış bedelimizi, yani söz konusu borçlanma aracını alırken ödediğimiz tutarı, ÜFE artış oranı ile endeksleyebiliriz.
Bir de yine Türkiye’de kurulu varlık kiralama şirketlerince ihraç edilip yurtdışında satılan kira sertifikalarına ilişkin olarak ise, vergileme Türkiye’de yerleşik özel kişilerce ihraç edilip yurt dışında satılan borçlanma araçlarından farksız diyebiliriz. O nedenle ayrıca ele almıyorum.
Nihayet, son olarak yabancı şirketlerce ihraç edilen borçlanma araçlarına yatırım yapmışsak ve bu yatırımlardan bir kazanç veya gelir elde ettiysek bu nasıl vergileniyor, çok kısaca ona bakalım istiyorum.
Yabancı borçlanma araçlarında da yine iki gelir türünü elde edebiliriz: faiz geliri veya satıştan kazancı.
- Faiz gelirleri 2024 yılı için 13,000 lirayı aşarsa beyana konu edilmeli. Anapara üzerinden hesaplanan kur farkı vergiye tabi olmayacak. Yurtdışında ödediğim vergiler varsa bazı şartların sağlanması halinde Türkiye’de mahsup edilebilir.
- Satış kazançlarımız ise kur farkı dikkate alınmak suretiyle vergilendirilecek. Herhangi bir beyan sınırı da bulunmuyor. Öte yandan maliyet bedelinin tespitinde endeksleme imkanımız bu tür gelirlerimiz için de mümkün.
Söz konusu borçlanma araçlarını Türkiye’de faaliyet gösteren bir yatırım kuruluşu üzerinden alım-satmış olmam durumu fark ettiriyor mu? – Maalesef hayır.
Böylece bu podcast serimizin beşinci bölümünün sonuna gelmiş bulunuyoruz. Uykuya dalmadan buraya kadar gelmiş olduğunuz için özür diliyorum. Bir sonraki bölümümüzde menkul kıymet yatırım fonlarından elde edilen kazançların vergilendirilmesini ele alacağız. Tekrar buluşuncaya kadar keyifli, sağlıklı, bol kazanç ve az vergili günler diliyorum.