
Umurcan Gago ile Yatırım Kazançlarında Vergileme
Yatırımlarını finansal varlıklarda değerlendiren dinleyicilerimiz için hazırladığımız bu podcast serimizde Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin finansal yatırım araçlarından elde ettikleri gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alıyoruz.
Umurcan Gago ile Yatırım Kazançlarında Vergileme
2024 - 3:Hisse Senedi Satış Kazançlarının Vergilendirilmesi ve Rodos’un Hikayesi
Hisse senedi satış kazançları nasıl vergilendirilir?
“Umurcan Gago ile yatırım kazançlarında vergileme-2024”
Hisse senedi satış kazançları nasıl vergilendirilir?
2024 Şubat ayında yapılan bu kayıtta, genel bilgi vermek amacıyla ve kayıt tarihi itibari ile yürürlükte olan kuralları, oranları ve tutarları dikkate alıyoruz.
Bu podcasti dinlediğiniz tarihe dek mevzuatta veya mevzuatın yorumunda değişiklikler olmuş olabilir.
Vergisel pozisyonunuzu sadece bu Podcaste dayanarak değil, vergi danışmanınıza başvurarak belirlemenizi önemle tavsiye ederiz. Bu podcast’e dayanılarak tesis edilen işlemlere ilişkin olarak PwC, ortakları veya çalışanlarına herhangi bir sorumluluk atfedilemez.
Merhabalar,
Ben PwC Türkiye ortaklarından Umurcan Gago.
Yatırımlarını finansal varlıklarda değerlendiren ve herhangi bir nedenle uykusuzluk sorunu çeken dinleyicilerimiz için hazırladığımız bu podcast serimizde Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin finansal yatırım araçlarından elde ettikleri gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alıyoruz.
Bu bölümde dilimiz döndüğünce Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerce, hisse senetlerinin elden çıkartılması suretiyle elde edilen kazançların nasıl vergilendiğini ele alacağız. Ama izninizle önce küçük bir tarihi hikaye paylaşmak istiyorum sizinle.
Vergi oran ve avantajlarının doğru bir strateji ile oluşturulması tarih boyu önemli olmuş. Gelin bunu Rodos’un hikayesi ile açıklayalım. Efendim savaşlar ve sorunlu dış ilişkiler, ticaret ve yatırımın -şeytan görmüş gibi- pılını pırtını toplayıp kaçmasına yol açmış hep. Bunun farkındalığını taşıyan Rodoslular, herkese karşı tarafsız bir dış politika ile savaşlardan tamamen uzak bir ortam yaratmış ve dönemin İsviçre’sini kurmuşlar. Tabii ayrıca malum Rodos jeopolitik olarak önemli bir konumda. Roma ve Perslerin arasında tampon bölgede, Doğu Akdeniz ticaretinin ortasında. Rodoslular da ne yapıyorlar? Limana gelen her gemiden kargonun %2si kadar bir vergi alıyorlar. Bu sayede topladıkları vergi gelirlerinin bir kısmını korsanlara karşı güçlü bir deniz kuvvetleri oluşturarak kullanıyorlar. O kadar zenginleşiyorlar ki, dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinen dev bir Apollo heykelini limanın tam girişine dikiyorlar. Heykel o kadar büyük ki, gemiler bu dev heykelin bacakları arasından geçip limana giriyorlar diye rivayet olunuyor. Antre parantez, henüz gitmemiş olanlarınız varsa Rodos’a mutlaka gitsin. Bu yaz vizesiz seyahat de mümkün olacakmış. Gittiğinizde bu heykeli göremeyeceksiniz gerçi, çünkü milattan önce 225 yılında büyük bir deprem oluyor ve heykel sulara gömülüyor. Fakat Rodosu yıkan deprem olmuyor. Roma senatosu, Roma’nın Makedonya ile savaşı sırasında yine tarafsız kalan Rodos’a “Böyle stratejik ortak olmaz olsun. Kandırdılar bizi. Terörist bunlar” filan deyip sinirleniyor. Donanma gönderip savaşa girmek yerine, bugün Sanctions/Yaptırımlar olarak bildiğimiz silahı kullanıyor. O dönemde henüz ne LGBTQ+ adası ne de plaj partileri adası olarak bilinen, hatta zaten pek de bilinmeyen Mikanos’un hemen yanındaki Delos adacığını vergisiz bir liman haline getiriyor. Sonuç ne oluyor? ABD ve ABnin Rusya yaptırımları gibi olmuyor. Bir yıl içinde Rodos’tan geçen ticaretin %85’i Delos’a kayıyor. Roma senatosu intikamını almış ve mutlu. Fakat gel zaman git zaman, Rodosluların artık mücadeleyi bıraktığı korsanlık yeniden ortaya çıkmasın mı? Senato korsanlarla mücadele için, başına daha büyük bir dert alacağını bilmeden, general Pompey’i OHAL valisi ilan edip süper yetkilerle bölgeye gönderiyor. İşte efendim o general ve başta kankası-kayınpederi, sonra da düşmanı olacak olan Julius Sezar bu yetkilerle öylesine güçleniyorlar ki, cumhuriyet ve senatonun sonunu getiriyorlar. Yöneticiler için bu kıssadan hisse şu: Siz siz olun, 2-3 adım ötesini düşünmeden vergi teşviği getirmeyin….
Artık gelelim bugünkü konumuza. Bir soru ile başlayalım.
Hisse senetlerinin elde çıkartılmasından elde edilen kazanç ne demek? Bir yatırımcı sahibi olduğu hisse senetlerini üçüncü kişilere satar ve buradan bir kazanç elde ederse, biz vergi dilinde buna, “alım-satım kazancı” veya “kazanç” diyoruz. Mesela kar payları yani temettülerde olduğu gibi Menkul Sermaye İradı demiyoruz.
Pekiyi, “Elden çıkartmak tam ne demek?”- Vergi mevzuatımıza göre “elden çıkarma" deyimi, hisse senetlerinin (veya daha geniş anlamda finansal yatırım araçlarının) satılmasını, bir ivaz yani bir bedel karşılığında devir ve temlikini, trampa edilmesini, takasını, kamulaştırılmasını, devletleştirilmesini, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ediyor.
Akla hemen bir soru daha geliyor: “Her virman her transfer bir elden çıkartma mıdır?” - Hayır değildir. Bir transfer, devir veya virman, satış dışında başka amaçlarla da yapılabilir. Mesela, ödünç vermek amacıyla yapılabilir, teminat vermek amacıyla veya bağış için yapılabilir. Ve bunlar elden çıkartma değildir. Vergi hukuku bunlara başkaca sonuçlar bağlayabilir. Mesela, bağıştan bahsediyorsak o zaman aklımıza İntikal Vergisi gelecektir. Ama biz bu seride bunlara girmiyoruz. Biz az önce söylediğim gibi elden çıkartmak suretiyle elde edilen kazançların gelir vergilemesini ele alıyoruz.
Eveet, böylece temel bazı kavramları anımsatmış olduk.
Peki, gelir vergilemesi açısından elde çıkartılarak kazanç elde edilen hisse senetlerinin hangi şirket veya şirketlere ait hisse senetleri olduğu fark yaratır mı? – Evet yaratır.
Yatırım yaptığınız hisse senedinin Türkiye’de yerleşik bir şirkete mi ait olduğu yoksa yabancı bir şirkete mi ait olduğu, Borsa İstanbul’da işlem gören bir hisse senedi olup olmadığı gibi daha pek çok duruma bağlı olarak vergileme kurallarımız değişiyor. Dikkat ettiyseniz “gibi” dedim. Çünkü başkaca alt ayrımlar da var.
Aklınızda kalmasını umduğum husus şu: hisse senedinin hangi şirkete ait olduğu gelir vergilemesinde fark yaratıyor. Buna dikkat edelim lütfen.
Borsa İstanbul’da işlem gören, menkul kıymet yatırım ortaklığı dışındaki hisse senetlerinin satışından elde edilen kazançlar %0 oranında stopaja tabi. Bu %0 stopaj nihai vergi. Yani bu kazançlarınız için beyanname vermiyorsunuz. Bunlarda hayat çok kolay yani.
Şunu da bir parantez açıp hatırlatalım: Menkul Kıymet Yatırım Ortaklıkları pay senetleri alım satım kazançları % 10 oranında stopaja tabidir. Bu da nihai vergi. Yani bu kazançlarınız için de beyanname vermiyorsunuz. Ayrıca, bu pay senetleri 1 yıldan fazla süre ile elde tutulursa stopaja tabi değil. Ama biz Menkul Kıymet Yatırım Ortaklıklarını ayrıca ele alacağı ileride. O nedenle şimdilik bu parantezi kapatalım.
Borsa İstanbul’da işlem gören ve bir yıldan fazla elde tutulan hisse senetleri için hayat daha da kolay. Hem bu tür işlemler stopaja tabi değil hem de genel hükümler çerçevesinde beyanname de vermiyorsunuz.
Ama Borsa Istanbul’da işlem görmeyen, başka bir deyişle yatırım kuruluşları vasıtasıyla elde edilmeyen alım satım kazançları söz konusu olduğunda, eğer bu hisse senetlerini 2 yıldan daha az süre ile elde tutmuşsanız yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeniz gerekebilir. 2 yıldan daha uzun tuttuysanız yine beyanname vermenize gerek yok. Başka bir sebeple beyanname veriyor olsanız bile bu kazancınızı o beyannamenize eklemenize gerek yok.
2 yıldan daha az süre ile tuttuktan sonra elden çıkartmış ve kazanç elde etmişseniz ne yapacaksınız? Eğer elden çıkardığınız ay hariç olmak üzere, söz konusu hisse senedinizi iktisap ettiğiniz yani aldığınız tarihten itibaren ÜFE artış oranı %10 veya üzerinde olduysa, alış bedelinizi, yani söz konusu hisse senedini alırken ödediğiniz tutarı, ÜFE artış oranı ile endeksliyor, vergiye tabi kazancınızı bu surette hesaplıyorsunuz. Sonra bu kazancı yıllık gelir vergisi beyannamenizle beyan etmeniz gerekiyor.
İktisap tarihi ne demek? – Genel olarak hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, hisse senedi üzerinde tasarruf hakkına sahip olunan tarih dikkate alınır. Ama rüçhan hakkı kullanmak sureti ile itibari yani nominal değer ödenerek sahip olunan hisse senetlerinin ve bedelsiz olarak sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, kök hisse senetlerinin iktisap tarihleri esas alınır.
Peki bir de ayrıca aynı türden veya başkaca Borsa İstanbul dışı hisse senetlerini alıp sattıysam ve bundan da zarar ettiysem, bu zararı düşme şansım var mı? – Evet var. Aynı yıl içinde birden fazla Borsa İstanbul dışı hisse senedinin satılmış olması halinde, bunların kazancı-zararı birlikte hesaplanır. Yani alım-satımın birinden doğan zarar, diğerinin kârından mahsup edilebilir.
Beyana tabi kazancı belirlerken düşebileceğim giderler nedir? – Varsa alım satım komisyonu, varsa vergi, resim ve harçlar (BSMV gibi), varsa hisse senetlerinin muhafazası için yapılan depo etme ve sigorta giderleri gibi giderler düşülebilir. Varsa diyorum, çünkü bunlar pek nadiren karşımıza çıkar.
Kredi kullanarak bu yatırım finanse etmişsem krediye ait faiz ve benzeri masrafları düşebilir miyim? - Maalesef hayır. Yatırımınızı ticari faaliyet kapsamında yaptıysanız olabilirdi belki ama daha önce de söylediğimi gibi biz bu seride ticari faaliyet kapsamında elde edilen gelir ve kazançları kapsamıyoruz.
Söz konusu hisse senetleri yurtdışında kurulu bir şirkete ait hisse senetleri ise, yine aynı kurallar mı geçerli? – Hayır. Bir kere 2 yıldan fazla veya az elde tutmuş olmanızın önemi yok. Yani TL cinsinden elde edeceğiniz kazancınızı beyan etmeniz gerek. Dolayısıyla kur farkından doğan kazançlarınız da o aşamada vergiye tabi olacak demektir. Ama en azından az önce açıkladığım endeksleme imkânı var.
Yabancı hisse senetlerini Türkiye’de faaliyet gösteren bir yatırım kuruluşu üzerinden alım-satmış olmam durumu fark ettiriyor mu? – Maalesef hayır.
Beyanname vermem gerekiyorsa ne zaman vermem lazım ve ne zaman vergi ödeyeceğim? –Beyan edilmesi gereken gelirlerin, takip eden yılın (yani mesela 2024 için 2025 yılının) Mart ayının sonuna dek yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi lazım. Üzerinde gösterilen verginin de, ilkinin Mart, ikincisinin de Temmuz ayı sonuna kadar olmak üzere, iki eşit taksitle ödenmesi gerekiyor.
Böylece bu podcast serimizin üçüncü bölümünün sonuna gelmiş bulunuyoruz. Uykuya dalmadan buraya kadar gelmiş olduğunuz için özür diliyorum. Bir sonraki bölümümüzde borçlanma araçlarından elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesini ele alacağız. Bir sonraki bölümde buluşuncaya kadar keyifli, sağlıklı, bol kazanç ve az vergili günler dilerim.